top of page

Uygulama Özellikleri

 

Leasing İşleminin Uygulama Özellikleri İle İlgili Detayları Buradan İnceleyebilirsiniz

 

FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMİNİN UYGULAMA ÖZELLİKLERİ

 

KONU BAŞLIKLARI

 

Finansal Kiralama ve Faaliyet Kiralaması

Faaliyet Kiralaması (Operational Leasing)

Satıp Geri Kiralama (sale And Lease Back)

Önden Yüksek Kira Ödemeli Finansal Kiralama

Satışa Yardımcı Finansal Kiralama (Sales-Aid Leasing)

Alt Finansal Kiralama (Sub Lease)

Yurt Dışından Finansal Kiralama (Cross-Border Leasing)

Yurt Dışına Finansal Kiralama (Cross-Border Leasing)

Müştereken Finansal Kiralama (Leasing Sendikasyonu-Syndicated Leasing)

Kara Taşıt Araçları Finansal Kiralama

Kara Taşıt Araçlarının Peşin Alım/Leasing Karşılaştırması

Hava Taşıtları Finansal Kiralama

Deniz Taşıtları Finansal Kiralama

Gayrımenkul Finansal Kiralama

Teşvikli Yatırımlarla İlgili Leasing işlemlerinin Kiralarının Belirlenmesi

 

 

1) Leasing İle İlgili Uygulama Özellikleri

 

FİNANSAL KİRALAMA VE FAALİYET KİRALAMASI 

 

Leasing uygulaması, yapılan işlem olarak oldukça basit görülmesine rağmen, hemen hemen akla gelebilecek her türlü ticari işlem için finansal çözüm üretebilecek son derece esnek uygulama yapısına sahiptir. Herhangi bir üretim, satış veya alış-satış işleminin karmaşık koşullara bağlı olması halinde dahi, bu işlemler için leasing yönteminin uygulanması ve leasing işleminin bu karmaşık koşullara uydurulması mümkün bulunmaktadır.

 

Leasing uygulamaları,

 

FİNANSAL KİRALAMA ve

FAALİYET KİRALAMASI

 

olmak üzere iki ana konu paralelinde yürütülmektedir.

 

Bu kapsamda, kiralanan malın satın alındığı ve kiralandığı kişinin durumu, coğrafi konumu, kiralanan maldan kaynaklanan hususlar dikkate alınarak işlemin konusuna, taraflarına, satınalma yönteminin özelliklerine, ödeme şekillerine ve buna benzer diğer çok sayıdaki kıstasa göre ortaya çıkan ihtiyaca uygun olarak çeşitli şekillerde geliştirilen çok sayıda kiralama yöntemi bulunmaktadır.

 

Bu şekilde geliştirilen bazı kiralama işlemleri aşağıdaki belirtildiği gibi isimlendirilmektedir.

           

- Hire-Purchase

- Blanket Leasing

- Cross-Border Leasing (Sınır Ötesi Kiralama)

- Domestic Leasing (Yurt İçi Kiralama)

- Sale And Lease Back (Satıp Geri Kiralama)

- Sub-Leasing (Alt Kiralama)

- Vendor Leasing (Satışa Yardımcı Kiralama)

            - Wet Leasing (Mürettebat ve Giderler Dâhil Gemi ve Uçak Kiralama)

            - Dry Leasing  (Mürettebat ve Giderler Hariç Gemi ve Uçak Kiralama)

            - Single Investor Lease (Malın Kiralayanın Kaynakları İle Alınması)

- Leveraged Lease (Malın Kredi Kaynakları İle Alınarak Kiralanması)

- Full Pay Out Lease (Kiralayanın Mal ve Giderlerini Tahsil Ettiği Kiralama)

            - True Leasing (Kiracıya Malı Piyasa Değerinden Alma Yetkisi Verilmesi)

           

Aralık 2012 ayında yürürlüğe giren 6361 sayılı yeni yasada, Ülkemizdeki uygulamalar açısından Alt Kiralama, Satıp Geri Kiralama, Sınır Ötesi Kiralama ve Faaliyet Kiralaması işlemleri ile ilgili yeni düzenlemelere yer verilmiştir.

 

Bu bölümde, kendi özel koşulları ile işleyen ve özellikle yeni izin verilen Finansal Kiralama uygulamaları ve Faaliyet Kiralaması işlemleri ile bazı konular için üretilen Leasing çözümleri ele alınmaktadır.

 

Finansal Kiralama işleminin uygulama özellikleri ile ilgili olarak ayrıntılı ve örneklere dayalı açıklama ve bilgiler, “FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMİNİN TEKNİK ÖZELLİKLERİ” isimli kitapta (E-Kitap) yer almaktadır. Bilgisayar ortamında hazırlanmış olan bu kitabı, BURADAN temin edebilirsiniz.

 

 

FAALİYET KİRALAMASI (Operational Leasing)

                                                                                                                                 KONU BAŞLIKLARI

 

Yukarıda değinildiği gibi, Leasing işlemi diğer tüm ayırıcı özellikleri saklı kalmak üzere uluslar arası mali piyasalarda ve literatürde

 

"Fınancial Leasing-Finansal Kiralama" ve 

"Operational Leasing-Faaliyet Kiralaması"

 

Olmak üzere iki ana yapı olarak düzenlenmektedir

 

Ülkemizde Aralık 2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni yasal düzenlemelere (6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu) göre bir “Finansal Kiralama” işleminden bahsedilebilmesi için öncelikle Kanunun “Yetkilendirilen Kiralayan” olarak tanımladığı katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankaları ile finansal kiralama şirketleri ile “Kiracı” olarak tanımladığı Finansal kiralamayı kabul eden arasında adı “Finansal Kiralama Sözleşmesi” olan bir sözleşmenin imza edilmesi ve bu sözleşmede aşağıdaki hallerden herhangi birinin sağlanması gerekmektedir.

 

  • Kanun veya ilgili mevzuatı uyarınca yetkilendirilen kiralayan tarafından finansman sağlamaya yönelik olarak bir malın mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi;

  • Kiracıya kira süresi sonunda malın rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması,

  • Kiralama süresinin malın ekonomik ömrünün yüzde sekseninden daha büyük bir bölümünü kapsaması veya

  • Finansal Kiralama sözleşmesine göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının malın rayiç bedelinin yüzde doksanından daha büyük bir değeri oluşturması

 

Faaliyet Kiralaması ise, genel anlamdaki leasing tanımlaması çerçevesinde ve “Finansman Sağlama” dışında ihtiyaç duyulan malın kiralanması işlemini tanımlamaktadır. 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununa göre, finansman sağlama amaçlı olan “Finansal Kiralama” dışında kalan diğer her türlü kiralama işlemi “Faaliyet kiralaması” olmaktadır.

 

Belirtilen iki temel kiralama yöntemleri özet olarak aşağıda asıl ayırıcı unsurları taşımaktadırlar.                                  

KONU BAŞLIKLARI
Anchor 9
Anchor 10

Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde “Faaliyet Kiralaması”, Finansal Kiralama şirketlerinin veya diğer herhangi bir şirketin, üçüncü bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka suretle temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu bir malı, Finansal Kiralama ile ilgili olarak yapılan düzenlemelere bağlı olmadan kiraya vermesi olarak tanımlanabilir.

                                                                                                                                            

Buna göre faaliyet kiralamasının temel ayırıcı nitelikleri, genellikle kısa bir kiralama dönemi sonunda ve bedeli tamamen ödenmemiş bulunan malın kiralama şirketine iade edilmesi ve Finansal Kiralama tanımlaması için gerekli olan nitelikleri taşımaması olarak ortaya çıkmaktadır.

 

Bu işlemde asıl amaç, kısa süreli olarak ihtiyaç duyulan bir yatırım malı veya demirbaş niteliğindeki bir malın istenen bir süre kiralık olarak kullanması ve ondan yararlanmasıdır.                                                                  

                                                                                                         

Faaliyet kiralaması işleminde leasing şirketine ait olan mal, kısa dönemlerde birden fazla kiracılara kiralanabilmektedir. Bu tür uygulamada leasing şirketinin kiraya verdiği malı sürekli olarak bünyesinde bulundurması, yeniden kiraya vermesi veya uygun zaman ve fiyatı bulduğunda satışını yaparak elinden çıkarması gerektiğinden,  mal üzerinde kesin ve tam hâkimiyet kurulmasını zorunlu hale getirmektedir. Bu nedenle, Leasing şirketinin kiralanan malın ikinci el piyasası ile ilgili detaylı bilgi sahibi olması ve bu piyasada etkili olmasının mal üzerindeki hâkimiyetin sağlanmasında önemli etkisi bulunmaktadır.                                                                                           

 

Leasing şirketinin, bir ayırım yapmadan her türlü mal için faaliyet kiralaması işlemi yapması, her malın belli bir zamandaki ikinci el piyasa değeri ve satış kabiliyetini aynı anda ve detaylı olarak tahmin etmesindeki güçlük nedeniyle uygun bulunmamaktadır.

 

Bu açıdan leasing şirketinin, hangi tür malın kiralamasını yapacağını belirlemesi ve bu konuda uzmanlaşması daha doğru bir yaklaşım olmaktadır.

                                                                                                                                                                                

Genellikle kısa dönem için kiraya verilen mal için yapılan faaliyet kiralaması kiraları, kira dönemi sonundaki malın kalıntı değeri (Leasing şirketinin tahmin ettiği satış değeri) ile Faaliyet Kiralaması yakından ilgili bulunmaktadır. Nitekim aynı değerde, aynı süre için ve aynı gelir oranı ile kiralanan aynı tür iki maldan, kalıntı değeri yüksek olanın kiraları diğerine nazaran daha düşük olmaktadır. Aynı şekilde, tahmin edilen satış değerinin kira dönemi sonunda bu tür malın piyasada gerçekleşen ikinci el değerinden fazla olması durumunda işlemi yapan leasing şirketinin bu malın satışından ilave bir gelir sağlamasına neden olacak, aksi halde işlemden sağlanması beklenen getiri düşecektir.                                                                          

 

Bu arada, geri alınan malın yeniden kiraya verilmesi veya ikinci el piyasada satışının, kira dönemi sonundaki gerçekleşme süresi de gelir oranını doğrudan etkilemektedir.

 

Satışın beklenen bedel karşılığında yapılmış olmasına rağmen bir ay veya bir kaç ay sonra gerçekleşmesi durumunda işlemin yapıldığı gelir oranı önemli ölçüde gerilemektedir. 

 

Yukarıdaki bilgilerden anlaşılacağı gibi, leasing şirketinin malın ikinci el piyasası ile ilgili bilgi ve tecrübesi ile uzmanlık derecesi sonucunda belirleyeceği kalıntı (satış) değeri ile satışı zamanında gerçekleştirebilme becerisi, kiralama işleminden sağlanacak gelirin istenen düzeyde olması açısından hayati önem taşımaktadır.                                                                                                                           

Kiralama şirketi, faaliyet kiralaması kiracısına, kira dönemi sonunda kiralanan malı belirledikleri kalıntı değer üzerinden satın alma imkânını vermektedir. Buna göre kısa dönem için bir malı kiralamış olan kiracı, dönem sonunda isterse belirlenen değeri ödeyerek malın sahibi olma şansına sahip bulunmaktadır.                                           

                                                                                             

Kiralayan şirketin malı her kira dönemi sonunda yeniden kiraya vermesi halinde, ilk işlem için belirlenen gelir oranının elde edilmesi, yeniden yapılacak kiralamaların bir önceki kira dönemi sonunda başlamasına ve işlem tutarı olarak bir önceki işlemin kalıntı değerinin alınmasına bağlı bulunmaktadır. Uygulamada yeni kiralar, genellikle bir önceki kira döneminin sona ermesinden oldukça uzun bir süre sonra gerçekleştiğinden, yeni döneme ait gelir oranları ilk dönem oranına göre daha yüksek olmaktadır.                                                                                                                       

 

Öte yandan, malın birden fazla kiraya verilebilmesi tabii olarak malın niteliğinin ve kullanılabilme kabiliyetinin bu süre içinde makul ölçülerde değişmesine bağlıdır. Kısa sürede vasfını kaybeden malların çok sayıda kiralanması mümkün değildir.                                                                                                                          

 

Örneğin bir faaliyet kiralaması işleminde kiralananın, her defasında hesaplanan kalıntı değer üzerinden ve bir gecikme olmadan kira dönemi sonlarında 3 defa daha aynı şartlarla yeniden kiralandığı varsayıldığında elde edilen kiralar, ilk işlem için belirlenen gelir oranını vermektedir.

 

Sonraki dönemlerde daha yüksek gelirin amaçlanması veya yeniden yapılacak kiralama işlemlerinin bir önceki kiralama dönemi sona erdikten sonra belli bir zaman alması durumunda yeni dönemin gelir oranının da göreceli olarak daha yüksek belirlenmesi gerekecekir.              

                                                          

Teorik olarak, faaliyet kiralaması işlemi her dönem sonunda Tahmin Edilen Satış Değere (Kalan Değer) üzerinden bu değer sıfıra ininceye kadar tekrarlanabilir. Ancak, ilk veya en çok ikinci işlem sonrasında bu malı rayiç bedel karşılığında satarak elden çıkartması en gerçekçi ve yerinde bir işlem olacaktır.

 

Finansal Kiralama ve Faaliyet kiralaması İle İlgili Muhasebe Özellikleri

 

Finansal Kiralama işlemlerinin muhasebe kayıtları ile ilgili olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından 17.5.2007 tarihinde yayınlanan “Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerince Uygulanacak Tekdüzen Hesap Planı Ve İzahnamesi İle Kamuya Açıklanacak Finansal Tabloların Biçim Ve İçeriği Hakkında Tebliğ”  ile düzenleme yapılmış ve kayıt özellikleri bu tebliğ ile açıklanmıştır.  Ancak, belirtilen tebliğde Faaliyet Kiralaması işlemleri konusunda özel bir talimat yayınlanmamış sadece Finansal Kiralama şirketlerinin faaliyet kiralaması işlemlerinde kullanacakları muhasebe hesapları belirlenmiş ve açıklanmış bulunmaktadır

 

Yapılacak çalışmalarda yararlanılmak üzere, .Finansal Kiralama ve Faaliyet Kiralaması işlemlerinin kiralayan ve kiracılar açısından muhasebe kayıtları ile ilgili detay bilgiler ve kayıt özelliklerini kapsayan program dosyaları hazırlanmıştır. Söz konusu dosyaları BURADAN temin edebilirsiniz.

 

 

Kira döneminin yıl sonunu aşması durumunda ayrılacak amortisman tutarı bu işlem için karlılık durumunu doğrudan etkileyecektir. Bu nedenle, leasing şirketlerince faaliyet kiralaması işlemlerinin kiralarının belirlenmesinde amortisman uygulamasının durumu ayrıca dikkate alınmalıdır.    

 

Öte yandan, Kiracılar açısından Faaliyet Kiralaması konusunda özel bir muhasebe kayıt düzeni bulunmamaktadır. Zira kiracı şirketler tarafından yaptıkları kiralama işlemleri ile ilgili olarak herhangi bir bilanço hesabına borç tutarını izleme kaydı yapılmamaktadır. Sadece ödenen kira tutarları "Kira Giderleri" hesabına kaydedilerek gider yazılmaktadır. 

 

 

SATIP GERİ KİRALAMA - (Sale And Lease Back)

                                                                                                                                         KONU BAŞLIKLARI

 

Satıp Geri Kiralama İle İlgili Yasal Durum

 

Satıp Geri Kiralama işlemi, bir Finansal Kiralama işleminde satıcının aynı zamanda kiracı olması şeklinde uygulanması durumunu ifade etmektedir ve finansal açıdan tamamen bir Finansal Kiralama işlemidir.

 

Bu yöntemde en belirgin ayıraç, kiralanan malın esasen kiracı olacak kişi veya kuruluştan satın alınmasıdır. Buna göre, bir yatırım malına sahip olan bir kuruluş, bu malı bir leasing şirketine satmakta ve aynı malı bu defa leasing şirketinden Finansal Kiralama yöntemi ile geri kiralamaktadır. Böylece yatırım malının sahibi olan firma, esasen kullanmakta olduğu malın bu şekilde el değiştirmesi ile orta veya uzun vadeli bir fon elde etmektedir. Leasing şirketine satılmış olan mal, kullanıldığı yerden ayrılmadan aynı şekilde üretime devam ederek firmaya sağladığı gelir ile leasing şirketine ödenecek kiraları karşılamaktadır

 

Bu işlemdeki asıl amaç, firmaların banka kredisi temini yerine, ellerindeki varlıklardan yararlanarak daha ucuza ve daha az formalite ile ihtiyaç duydukları finansmanı sağlamalarıdır. Bu yöntemde satılan ve geriye kiralanan mallar yerinden oynatılmadan kiracı/satıcı firmanın yerinde kalmakta ve üretim veya diğer ticari faaliyette kullanılmalarına devam edilmekte, ancak, leasing sözleşmesi gereğince mülkiyetleri leasing firmasına geçmektedir. Kiralama süresi sonunda, tüm kiraların ve kiracıya ait tüm diğer yükümlülüklerin yerine getirilmiş olmasına bağlı olarak, leasing şirketi malı kiracısına geri satarak devretmektedir.

 

Bu tür kiralama işlemi, bazı özel durumlarda Bankalar tarafından zor duruma düşen kredi müşterilerinin kredilerinin konsolide edilmesi amacı ile de uygulanabilir bir nitelik taşımaktadır. Buna göre, bankaya vade uzatımı talebi ile başvuran kredi müşterisinin bu talebi banka tarafından leasing şirketine (Çoğu zaman bankanın sahibi olduğu leasing şirketine) yönlendirilerek leasing şirketi, kiracı ile yapılacak sözleşmede açıkça belirtilmek kaydı ile, satın alma bedelini bankaya ödeyecek ve müşterinin kendi malını kiralaması ile sağladığı vadede banka borcunu bu defa leasing şirketine ödeyecektir. Bu uygulamada, kredi müşterisi elindeki malı kaybetmeden kullanacak ve geliri ile vadesi uzatılmış olan borcunu banka yerine leasing şirketine ödeyecek; Banka kredi alacağını tahsil etmiş olacak; Leasing şirketi de sahip olduğu mal karşılığında tahsil edeceği kiralar ile gelir sağlayacak ve süre sonunda her üç taraf ta istediği çözüm ve sonuca ulaşmış olacaktır.

 

Son yasal değişiklik öncesinde Yasal durumundaki bazı tereddütlerin bulunması nedeniyle, leasing şirketleri bu tür kiralama işlemlerini yapmaktan kaçınmışlardır. Ancak, satıp geri kiralama uygulaması Aralık 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu bu tereddütleri ortadan kaldırmıştır ve satıp geri kiralama işlemi yasal olarak mümkün hale gelmiştir.  

 

Satıp Geri Kiralama İle İlgili Teknik Özellikler

 

Satıp Geri Kiralama işlemi, teknik olarak tam bir Finansal Kiralama işlemidir ve önceki bölümlerde Finansal Kiralama işlemleri ile ilgili olarak yer alan tüm özellikler bu işlem için de geçerli bulunmaktadır.

 

Bu işlemde satıcının aynı zamanda kiracı olması nedeniyle leasing şirketinin malı satın alması karşılığında satış bedelini kiracısı olan firmaya ödemesi gerekmektedir. Leasing şirketi satın alarak mülkiyetine geçirdiği malı, bu defa kiralık olarak satın aldığı yerde bırakmakta, böylece bu işleme konu olan kiralanan mal, yerinden alınmadan satıcının mülkiyetinden leasing şirketinin mülkiyetine geçmektedir. Bu nedenle, bu işlem için düzenlenecek kiralama sözleşmelerinde bu hususların net olarak belirtilmeleri gerekli bulunmaktadır. Malın mülkiyeti ve izlenmesi ile ilgili olarak önceki bölümlerde açıklanan belgelerin aynen düzenlenmeleri gerekmektedir.

 

Satıp Geri Kiralama işlemi ile ilgili bir diğer önemli husus da, esasen firma bünyesinde bulunan ve amortismanları ayrılmakta olan bir malın satılarak kiralanması nedeniyle yapılacak kayıtlarda bu mala ait ayrılmış amortismanlar ile ilgili bulunmaktadır.

 

Satıp geri kiralama işleminde satıcı/kiracı'nın esasen elinde bulunan ve örneğin 5 yıllık amortisman süresini tamamlamış ve bu nedenle de bilanço değeri kalmamış olan malının satışı söz konusu olduğunda, kiracının yukarıdaki leasing özet işlemleri dışında malın satışından elde edilen tutar "Sabit Kıymet Satış Karı" olarak kaydetmesi, buna karşılık, Kullanım Hakkı üzerinden yeniden amortisman ayırması gerekecektir.

 

Sonuçta, Finansal Kiralama İktisadi Kıymet Birikmiş Amortismanından kaynaklanan zarar tutarı, Satıp Geri Kiralama işlemi nedeniyle yapılan satıştan oluşan sabit kıymet satış karının tutarı ile orantılı olarak azalmakta veya çoğalmaktadır.

 

Bu nedenle, satıcı/kiracı firmanın bu tür bir işleme girmeden önce, satışa konu olacak sabit kıymetin işlem tarihine kadar ayrılmış amortismanlar ile yeniden yapılacak işlem için ayrılacak amortismanları yukarıdaki örneğe uygun olarak değerlendirmesi verilecek karar için doğru bir yaklaşım olacaktır.

 

 

ÖNDEN YÜKSEK KİRA ÖDEMELİ FİNANSAL KİRALAMA

                                                                                                                                      KONU BAŞLIKLARI

 

Bu tür kiralama işleminde de ilk dönemde ödenecek kiraların yüksek tutarda belirlenmesi ve sonraki kiraların sembolik değerler olarak belirlenmesi şeklinde uygulama yapılmaktadır. Leasing şirketi bu tür bir uygulamadan, kiraların önemli bölümünün önceden tahsili ile işlemin kira ödeme riskinin son derecede azalmış olması ve yıllık iş hacminin yükselmesine yardımcı olması nedenleriyle fayda beklemektedtir.

 

Kiracıların bu tür bir uygulamadan beklediği husus ise, kiraların faiz bölümlerinin gider yazılması ile ilgili bulunmaktadır. Kar düzeyi yüksek bulunan firmalar, ihtiyaç duydukları malları vergi dönemleri sonunda bu şekilde düzenlenen kiralama işlemleri ile temin ederek önden yüksek olarak belirlenen kiraların faizlerini bu dönemde gider yazmakta ve vergi matrahlarında azalma meydana getirmektedirler.

 

Leasing şirketleri,  Finansal Kiralama ile ilgili yeni düzenlemelere göre bir kiralama işleminin Finansal Kiralama olabilmesi için gereken şrtları taşıyan sözleşmeler ile bu tür bir Finansal Kiralama işlemi kuramsal olarak yapabileceklerdir.

 

Ancak, 1.7.2003 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemeler sonucunda kiracıların ödedikleri kira tutarılarının sadece faiz içeren bölümünü gider yazmaları gerektiğinden, kiracılar açısından bu tür bir işlemden beklenen vergisel fayda önemli ölçüde kısıtlanmış bulunmaktadır.

 

 

SATIŞA YARDIMCI FİNANSAL KİRALAMA  (Sales-Aid Leasing)

                                                                                                                                   KONU BAŞLIKLARI

 

Leasing şirketlerinin, yatırım malı veya kiracılar açısından Finansal Kiralama konusu yapılabilecek bir malın üreticisi veya genel dağıtıcısı niteliğindeki kuruluşlar ile özel anlaşmalar yaparak, bu malların satışlarında leasing yöntemini uygulaması ve böylece bu firmaların satışları için bir pazarlama kolaylığı getirmesi şeklinde uygulanan kiralama işlemlerine genel olarak “Satışa Yardımcı” Finansal Kiralama işlemleri denilmektedir.

 

Bu tür malların üreticisi veya satıcısı olan kuruluşlar, böylece malın vadeli satışı işlemini bu konuda uzman bir kuruluşa devretmekte ve bu tür finansman hesaplarına girmeden malı peşin olarak satmakta, ayrıca malı alan kiracılara beklentilerinin ötesinde çeşitli ödeme şekilleri de leasing şirketi tarafından önerilebilmektedir.

 

Kiracılar açısından da bu tür malların orta ve uzun vadeli olarak ve kendi ödeme koşulları da dikkate alınarak kullanımlarına verilmesi ve dönem sonunda bu malların sahibi olmaları, yapacakları yatırım açısından son derecede uygun koşulların sağlanması anlamına gelmektedir.

 

Satıcı firmalar, kendileri ile anlaşmaya giren leasing şirketinden saktış bedelini peşin olarak tahsil ettiklerinden, satılan mal için özel indirimler, bakım garantisi, onarım kolaylıkları gibi özendirici uygulamalar yapabilmektedir. Bu husus da hem leasing şirketinin ve hem de satıcı firmanın iş hacimlerini olumlu yönde etkileyecek nitelikte bulunmaktadır.

 

Ancak, leasing şirketlerinin satıcı firmalar ile bu tür bir anlaşma yapması durumunda, bu firmalar tarafından getirilecek işlemleri kendi kredi kriterleri çerçevesinde inçelemeleri ve uygun buldukları işlemleri kabul etmeleri gerekir. Zira işlemin geri ödeme riski tamamen leasing şirketi üzerinde bulunmaktkadır. Bu nedenle, leasing şirketlerinin anlaşma metnine satıcı firmalar tarafından yönlendirilen işlemleri inceleme ve kredibilite açısından uygun buldukları işlemi yapma yetkisinin kendilerinde bulunduğunu açık olarak dahil etmeleri gereklidir.

 

Satıcı ileleasing şirketi arasında yapılacak özel anlaşmalar ile düzenelenecek bu tür Finansal Kiralama işlemlerinin bu hususlar dışında teknik özellik açısından gerek leasing şirketleri gerekse kiracılar açısından yapılan diğer Finansal Kiralama işlemleri ile farkı bulunmamaktadır.

 

 

ALT FİNANSAL KİRALAMA  (Sub Leasing)

                                                                                                                                     KONU BAŞLIKLARI

 

Uluslararası uygulamada alt kiralama, bir varlığın ilk kiracısının, bu varlığın bir bölümünü veya tamamını bir başka kişiye kiralama hakkını ifade eden bir kiralama metodu olarak tanımlanmaktadır. Alt kiralama hakkı esas olarak kiraya veren leasing şirketi ve ilk kiracının müşterek mutabakatı ile ilk leasing sözleşmesi imzalanırken kararlaştırılmaktadır. 

 

Bu nedenle, Kiraya veren leasing şirketi, leasing sözleşmesinde alt kiralama hakkının kullanılmasını verebilir veya yasaklayabilir Böylece bir leasing işleminin kiracısı, ilk işlemi yapan leasing kuruluşuna karşı kendi sorumluluğu altında olmak üzere bir başka kiracıya aynı koşullarla veya değişik koşullar ile alt kiralama yapabilecektir.

Ülkemizde Aralık 2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni yasal düzenlemelere göre bu tür bir Finansal Kiralama işleminin yapılması mümkün bulunmaktadır.

 

Alt kiralama uygulamasında, bir Finansal Kiralama kiracısının üretim durumunda veya Pazar ortamında ani ve köklü bir şekilde değişim meydana gelmesi ile kiralık olarak kullandığı bir ekipmana ihtiyacının kalmaması halinde o sırada bu mala ihtiyaç duyan bir başka yatırımcıya yeniden kiralaması söz konusu olabilmektedir.

 

Benzer şekilde, kiracının belli nedenlere dayalı olarak mali yapısının bozulması yüzünden kiraları ödeyemiyeceğinin anlaşılması durumunda da kiracı, bu mala ihtiyaç duyan bir başka yatırımcıya kirası altındaki malı yeniden kirayabilmektedir.

 

Değinilen hususlara ilaveten, alt kiralama mali yapısı veya diğer nedenlerle bir leasing şirketi ile Finansal Kiralama sözleşmesi imzalaması mümkün bulunmayan kişilerin, bu nitelikleri taşıyan bir leasing kiracısı ile anlaşarak kiralama işlemini yapabilmesine olanak sağlamaktadır. Böyle bir uygulamada leasing şirketi ile ilk kiracı arasında yapılan leasing sözleşmesinde, kiracının alt kiralama yapma hakkının bulunduğu yer alacak ve ilk kiracı leasing şirketine karşı sorumlu olacaktır. Ancak, alt kiralama hakkı verilerek yapılan leasing sözleşmesinde, en son kiracının da leasing şirketine karşı sorumluluğunun bulunduğu hükme bağlanabilir.

 

Kiracının bu şekilde yeniden alt kiralama işlemini yapabilmesi, yukarıda belirtildiği gibi, ilk leasing işlemine ait sözleşmede varılan mutabakat gereğince kiracıya alt kiralama hakkının verilmesi ile mümkün olacaktır. Devam eden ve alt kiralama ile ilgili bir hüküm bulunmayan leasing sözleşmelerinin kiracılarına daha sonra alt kiralama hakkı verilmesi için mevcut sözleşmenin değiştirilmesi gerekecektir.

 

Ancak leasing şirketi ilk sözleşmede, Alt Kiralama hakkının kullanılmasına kredi riskini dikkate alarak bu riski daha sağlam bir duruma getirilmesi koşulu ile izin vereceği şeklinde hükümler koyarak risk açısından emniyetli bir durumda kalmayı isteyebilecektir.  Örneğin, bu tür hükümler ile ikinci kiracıdan ayrı teminat talep edilebilir, ilk kiralama süresini aşmasına izin verilmeyebilir veya koşulların değiştirilmesi engellenebilir veya yeni koşullar getirilebilir.

 

Kiralama İşlemlerine İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 17) Hakkında Tebliğ hükümlerine göre, “Alt Kiralama” işlemi, “Kiracının, varlığın mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan tüm risk ve yararları, kendisiyle ilgisi olmayan üçüncü bir kişiye devredilmesi” olarak tanımlanmaktadır.

 

Kiralama İşlemlerine İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 17) çerçevesinde, bu türden alt kiralama işlemleri, ilgili üçüncü kişi tarafından faaliyet kiralaması olarak dikkate alınabilecektir.  Böylece, leasing sözleşmesindeki kiracı tarafından Finansal Kiralama işlemi çerçevesinde kiraladığı malı, üçüncü kişiye faaliyet kiralaması olarak kiralayacaktır. 

 

Burada alt kiralama ile üçüncü kişi olarak Finansal Kiralama işlemine dâhil olan tarafın bir başka leasing şirketi olması da mümkün bulunmaktadır. Bu durumda alt kiralama kiracısı olan leasing şirketi faaliyet kiralaması olarak kiraladığı bu malı kendi riski ve yararları ile yeni bir kiracıya Finansal Kiralama veya faaliyet kiralaması olarak kiralayabilecektir.

Anchor 11
Anchor 12
Anchor 13
Anchor 14

YURT DIŞINDAN FİNANSAL KİRALAMA  (Cross-Border Leasing)

                                                                                                                                     KONU BAŞLIKLARI

 

Yurt dışında bulunan bir leasing şirketi tarafından Türkiye’deki bir yatırımcıya Finansal Kiralama yapılması mümkün bulunmaktadır.  Buradaki en ayırıcı özellik, kiralayan kuruluşun yurt dışında bulunması ve işlemin o ülkedeki prosedürlere ve mali piyasa koşullarına göre yapılmasıdır.

 

 

Yurt Dışından Finansal Kiralama  (Leasing) İşlemleri İle İlgili Yasal Durum

 

Aralık 2012 tarihinde yürürlüğe giren Finansal Kiralama Kanunu, yurt dışından kiralama yapılmasına izin vermektedir. Buna göre, Ülkemizdeki bir yatırımcı, yurt dışında bulunan bir leasing şirketi ile temasa geçerek ihtiyacı olan yatırım malının bu şirket tarafından alınarak Türkiye’ye kiralık olarak gönderilmesini ve bu işleme ait kiralarında şirketin yurt dışındaki hesaplarına gönderilmesini düzenleyen bir sözleşme imzalıyarak bu tür bir işlemi gerçekleştirebilir.

 

Finansal Kiralama Kanununa göre, yolcu ve yük taşıma faaliyetinde bulunan hava yolu şirketlerine hava taşıma araçlarının, motorlarının ve bunların aksam ve parçalarının; kurulu bulunulan ülke mevzuatına göre bunları kiralama yetkisini haiz olan şirket, kuruluş ve finansal kiralama şirketleri tarafından, finansal kiralama sözleşmesine dayalı olarak en az iki yıl süreyle yurt dışından kiralanması işlemleri, Kanunun 3 üncü maddenin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan ve finansal kiralama tanımlaması ile ilgili olan sınırlamalara tabi olmaksızın bu Kanun kapsamında finansal kiralama olarak değerlendirilir

 

Yine 6361 Sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre, Yurt dışından yapılacak finansal kiralama sözleşmelerinin, kurulması öngörülen Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği (Birlik) tarafından tescil edileceği ve Yurt dışından yapılacak finansal kiralamalara ilişkin usul ve esaslar Kurulun uygun görüşü alınmak suretiyle “Birlik” tarafından belirleneceği hükme bağlanmıştır.

 

Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği tarafından yurt dışından yapılacak finansal kiralama işlemlerinin tescili ile ilgili olarak bir “Genelge” yayınlanmıştır.  Söz konusu Genelge Birliğin internet sitesinden incelenebilmektedir.

http://www.fkb.org.tr/Sites/1/upload/files/Cross-Border-Genelgesi-258-330.pdf

 

Birlik tarafından yurt dışına yapılacak finansal kiralama işlemleri ile ilgili usul ve esasların da belirlemesi beklenmektedir.

 

Bu tür kiralama işlemlerine yurdumuzdaki leasing şirketlerinin belli bir komisyon karşılığında aracılak hizmetleri verilmesi ve yurt dışındaki şirketin talebi toğrultusunda kiracı için garanti verilmesi de taraflar arasında varılacak anlaşma doğrultusunda mümkün bulunmaktadır.

 

Bu özellikleri nedeniyle, yurt dışından yapılacak leasing işleminin yurt içindeki işlemlerinin yürütülmesini sağlamak üzere, yatırımcı ile yurt dışındaki leasing şirketi arasında düzenlenen kiralama sözleşmesinin üçüncü taraf olarak yurt içindeki işlemleri yürütecek leasing şirketi tarafından da imzalanması ve yurt içi işlemlerin ve bu işlemlerle ilgili parasal hususların da bu sözleşmeye eklenmesi gerekli bulunmaktadır.

 

 

Yurt Dışından Finansal Kiralama  (Leasing) İşlemleri İle İlgili Teknik Özellikler

 

Finansal Kiralama işleminin özelliklerini taşıyan ve yurt dışındaki şirket tarafından satınalınarak Ülkemizdeki kiracısına kiralık olarak gönderilen kiralama işlemleri, işleme aracılık yapan yurt içi leasing şirketleri için kredi riski niteliği taşımadığından, bu şirketlerdeki muhasebe kayıtlarında işlemlerin ve ödemelerin zamanında ve aksamadan yürütülmesini takip etmeye sağlayacak şekilde oluşturulmaktadır.

 

Kiracılar açısından ise, yurt içindeki leasing şirketine ödenen aracılık ve hizmet komisyonları, gümrük idaresine verilen teminat mektubu giderleri ve kiralar ile birlikte ödenen dar mükellefiyet vergileri ile bu işleme özgü olarak ortaya çıkabilecek diğer giderler dışında yurt içinden yapılan kiralama işlemleri ile aynı nitelikte kayıtlar yapılmaktadır. Yurt içindeki leasing şirketi, belirlediği ve taraflarca mutabık kalınan aracılık komisyonunu dönem başında bir defada alabileceği gibi kiracıdan aldığı kira tutarlarından mahsup ederek de tahsil edebilir.

 

Bu tür işlemlerin leasing şirketi bünyesinde kolaylıkla izlenebilmesi için muhasebe hesaplarında açılacak bir alt kategori hesaplarında izlenmesi son derece önemli bulunmaktadır.

 

Öte yandan, Kiracının bu tür bir leasing işlemi nedeniyle ödediği kiralar ve komisyon gideri dikkate alındığında, yurt dışındakı leasing şirketi ile yaptığı anlaşmada yer alan oranın üzerinde bir maliyet gerçekleştiğini dikkate alması gerekmektedir. Ayrıca, Kiracı firmanın, işlemin yürütülebilmesi için Gümrük İdaresine verdiği teminat mektubu ile ilgili harcamaları da dahil olmak üzere ödediğii tüm giderlerin, kiraların ödendikleri tarihlerde geçerli döviz kurları ile değerlendirilmesi sonucunda işlemin maliyet oranı daha gerçekçi bir düzeye ulaşmaktadır

 

Kiracının, bu maliyet farkının aynı işlemi yurt içerisindeki bir leasing şirketi ile yapılması durumunda kendisine sunulan maliyet ile karşılaştırması ve arada önemli bir miktar bulunmadığı durumlarda yurt içerisindeki şirket ile işlem yapması, muhtemel anlaşmazlıkların oluşmaması veya çözümlenmesi açılarından daha faydalı bulunmaktadır.

 

 

 

YURT DIŞINA FİNANSAL KİRALAMA  (Cross-Border Leasing)

                                                                                                                                    KONU BAŞLIKLARI

 

Yurt içinde yatırım malı üreten firmaların, mallarını yurt dışındaki alıcılarına kiralamaları ile ilgili olarak bu tür bir kiralama işleminin yapılması mümkün bulunmaktatır.

 

Bu işlemde en önemli konulardan birisini, yurt dışındaki kiracının durumu oluşturmaktadır. Zira kiralanan mal yurt kışıda geçici olarak gönderilmiştir ve geri getirilmesi veya orada satılarak bedelinin getirilmesi Leasing Şirketi’nin sorumluluğundadır.  Diger bir deyimle şayet yurt dışındakı kiracı temerrüde düşer ve ödemelereni yapmaz ise;

 

  • Yatırım malının kiracıdan alınarak geri getirilmesi, satılması veya paraya çevrilmesi işlemi yurt dışında oranın yasal prosedürleri çerçevesinde yapılacaktır,

 

  • Kiracının takip edilmesi ve alacağın tahsili ile ilgili işlemler yine kiracının bulunduğu ülkenin yasal ortamında yürütülecek ve oradaki avukatlardan yararlanılacaktır. Bu da önemli bir maliyete ve zaman kaybına mal olabilecektir,

 

  • Yurt dışına kiralanmak üzere geçici olarak gönderilmiş olan Malın geri getirilmesinde karşılaşılacak sorunlar, leasing şirketi için yine maliyet ve zaman kaybı ile ilgili zararlara neden olabilecektir.

 

 

Bu ve benzer nedenlerle, yurt dışına yapılacak leasing işlemi ancak kiracısının son derecede güvenli olmasına veya tüm bu giderlerin oluşması ihtimalini kapsayacak miktarda ve çabuk likidite edilebilecek nitelikte (Örneğin Banka Garantisi) teminat verilmesine bağlı olarak yapılabilecektir.

 

 

Yurt Dışına Finansal Kiralama  (Leasing) İşlemleri İle İlgili Yasal Durum

 

Yürürlükteki “Genel” yasal ortama göre, yurt içinde üretilmiş veya yurda ithal edilmiş bir malın leasing şirketleri tarafından yurt dışında bulunan bir kiracıya Finansal Kiralama yöntemi ile gönderilmesine engel olacak bir durum bulunmamaktadır.  

 

Ancak, 6361 Sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre, Yurt dışından yapılacak finansal kiralama sözleşmelerinin, kurulması öngörülen Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği (Birlik) tarafından tescil edileceği ve Yurt dışından yapılacak finansal kiralamalara ilişkin usul ve esaslar Kurulun uygun görüşü alınmak suretiyle “Birlik” tarafından belirleneceği hükme bağlanmıştır.

 

Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği tarafından belirtilen usul ve esaslar ile ilgili olarak bir “Genelge” yayınlanmıştır.  Söz konusu Genelge Birliğin internet sitesinden incelenebilmektedir.

http://www.fkb.org.tr/Sites/1/upload/files/Cross-Border-Genelgesi-258-330.pdf

 

Birlik tarafından yurt dışına yapılacak finansal kiralama işlemleri ile ilgili usul ve esasların da belirlemesi beklenmektedir.

 

 

Yurt Dışına Finansal Kiralama  (Leasing) İşlemleri İle İlgili Teknik Özellikler

 

Yurt dışındaki kiracılar ile imzalanan Finansal Kiralama sözleşmeleri gereğince kiralık ve geçici olarak yurt dışına gönderilen malın geri getirilmesi ve kiracının kira bedellerini ödemesi ile ilgili tüm riskler, yurt içi işlemlerde olduğu gibi Leasing Şirketinin üzerindedir.

 

İlaveten yukarıda açıklanan yurt dışı işlemlere özel ek riskler de işlem açısından önem taşımaktadır.

 

Leasing Şirketinin, bu tür yurt dışına olan kiralama işlemleri nedeniyle düzenlediği Finansal Kiralama sözleşmesinde, bu işlem için yaptığı tüm gider ve harcamaların en kısa sürede kiracıdan tahsil edileceği hükmüne yer vermesi tercih edilmelidir. Zira kiracının bu ödemelere yaklaşımı risk açısından önemli bir gösterge niteliğindedir.

 

Bu özellikleri dikkate alınarak, yurt dışına yapılan kiralama işlemlerinin teknik özellikleri;  bu işlemler ile ilgili izin, teminat, gümrük işlemleri ve leasing anapara ve faiz alacaklarına ait muhasebe ve database kayıtlarının bu ayırımı yapacak şekilde bir alt kategoride izlenmesi ve hareketlerinin yakından takibi ve “Birlik” tarafından yürürlüğe konulacak diğer hususlar gibi özel konular dışında yurt içi işlemlerde olduğu gibidir.

 

 

MÜŞTEREKEN FİNANSAL KİRALAMA (Leasing Sendikasyonu-Syndicated Leasing)      

                                                                                                                                      KONU BAŞLIKLARI

 

Finansal Kiralama konusu olan yatırım malının Faaliyet Kiralaması büyük değerlerde olması veya yatırımın Faaliyet Kiralaması sayıda ve kapsamlı mallardan oluşması gibi durumlarda, birden fazla leasing şirketleri Finansal Kiralama işlemini müştereken finanse ederek gerçekleştirebilirler.

 

İşlemlerin aksamadan ve kiracı açısından bir karışıklığı meydan verilmeden yürütülmesini teminen kiralayan şirketlerden birisi tüm işlemin yöneticisi olarak belirlenmelidir. Yönetici şirket işlemin kiracı karşısında tüm şirketler adına temsilcisi konumunda olacak ve işlemin kayıtlarının ve yürütülmesi ile ilgili konuların önceliktle bir bütün olarak yapılmasını sağlıyacak ve daha sonra bu kayıtları ve konuları diğer ortak şirketlere hisselere oranında aktarılmasını sağlayacaktır. Böylece ortak şirketler de işleme ait kayıtları düzgün bir şekilde kendi hesaplarında izleyecek ve diğer konulardan en kısa sürede haberdar olacaklar ve alınacak önlem ve yapılacak işlemleri birlikte kararlaştıracaklardır.

 

 Bu hususların düzgün bir şekilde yürütülmesi için ortak şirketler kira dönemi boyunca peryodik olarak uygulama takip toplantıları düzenlemelidirler.

 

 

Müştereken Finansal Kiralama İşlemleri (Leasing Sendikasyonu) İle İlgili Yasal Durum

 

Yürürlükteki yasal ortamda, leasing şirketlerinin müştereken bir Finansal Kiralama işlemini yapmaların mani herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

 

Leasing şirketleri, yatırım malına kararlaştıracakları hisseler oranında müştereken sahip olabilmekte ve mülkiyet ile ilgili kayıtları ile gelir ve gider unsurlarına ait tutarları yine hisseleri oranında kendi muhasebelerinde yapabilmektedirler.

 

Aynı şekilde işlem ortakları kiracıdan almayı kararlaştırdıkları teminatları da bu sözleşmedeki hisseleri oranında paylaşabilmekte ve kayıt altına alabilmektedirler. Ya da, aralarında görüş birliğine varmak kaydıyla ayrı ayrı teminat tesis edebilmektedirler.

 

Mal ile ilgili kayıtların tesis edilebilmesi ve sonradan ortaya çıkabilecek durumlarda anlaşmazlıklara yer verilmemesi açısından sendikasyon ortağı leasing şirketleri bir anlaşmaya vardıktan sonra, mutabık kalınan tüm hususları içeren bir”Ortaklık (Sendikasyon) Anlaşması”  imzalamaları ve tercihan bu anlaşmanın bir Bağımsız Denetim Kuruluşu’na ve Bağımsız Hukuk Bürosu’na da incelettirmeleri fayda sağlayacaktır.

 

Bu anlaşma ile aynı zamanda işlem ile ilgili olarak yapılacak tüm kayıtların ayrıntılı bir açıklaması yer almalı ve parasal konuların paylaşımının nasıl ve ne zaman yapılacakları da belirtilmelidir.

 

 

Müştereken Finansal Kiralama İşlemleri (Leasing Sendikasyonu) İle İlgili Teknik Özellikler

 

Bu tür bir kiralama işleminin en önemli ayırıcı özelleğini, tüm işlemlerin bir “Yönetici Şirket” veya diğer bir deyimle “Sendikasyon Lideri Şirket” tarafından yapılması ve kiracı ile tüm ortaklar adına tek olarak muhatap olması teşkil etmektedir.

 

Yönetici şirket, önce işlemi bir bütün olarak kaydetmekte, sonra da ortak şirketlere oranlarına göre ilgili kayıtları aktarmaktadır. Ortak şirketler kiralama işlemini, bu kayıtlara ve önceden ortak şirketler arasında yapılmış bulunan ortaklık sözleşmesi ve tüm ortak şirketler ile kiracı arasında imzalanmış bulunan Finansal Kiralama sözleşmesi gereğince yürütmekte ve her kira döneminde kendi payına ait kiralar için kiracıya fatura düzenlemektedir.

 

Buna göre kiracı açısından işlem bir leasing şirketi ile yapılmış gibi bir nitelik taşımakta, ancak leasing işleminden olan borç ve kira ödeme kayıtları ile verilen teminatlar ile ilgili kayıtlarda, yapılan Finansal Kiralama sözleşmesi ile ilgi kurularak ortak şirketler ve payları belirtilmektedir.

 

Kiracı firma, kira bedellerinin ortak şirketler tarafından kendi payları tutarında olmak üzere düzenlenip kendisine gönderilen ortak şirketlerin kira faturaları tutarını, Finansal Kiralama sözleşmesinde belirtilen yönetici leasing şirketinin kontrolündeki sendikasyona ait ortak hesaba ödemektedir.

 

Kiracı firmanın da, yukarıda belirtilen özellikleri nedeniyle bu tür işlemleri daha kolay izleyebilmesi için muhasebesinde oluşturacağı bir alt kategori hesaplarda takip etmesinde fayda bulunmaktadır.

 

Sendikasyon Yöneticisi Şirket Açısınan Leasing İşlemi

 

Yönetici leasing şirketi, yürütülecek olan leasing işleminin teknik yapısını düzenler ve kiracı ile ilgili işlemlerde sendikasyonu temsil eder.

 

Bu tür Kiralama işleminin genel olarak yabancı parası üzerinden yapılmış olması nedeniyle, sendikasyon hesabında işlemler bu para cinsinden izlenecektir. İşlemin TL olarak muhasebe kayıtlarına alınması ve kur farkları gibi kayıtlar ilgili ortak şirketin muhasebesinde yapılacaktır.

 

Yönetici Leasing Şirketi kontrolündeki Sendikasyon Ortak Hesabındaki leasing sözleşmesinin imzalanması, mal bedelinin ödenmesi ve kiraların tahsil edilerek ortak şirketlere dağıtımı gibi hareketler, yönetici şirket muhasebesinde işlemin yapıldığı para cinsi ile izlenecektir.

 

Kiraları tahsil eden Sendikasyon Lideri, kendi payına ve üye şirketlerin paylarına ait kiraların dağıtım kaydını yapacaktır.

 

Sendikasyon Ortağı Şirketler Açısınan Leasing İşlemi

 

Sendikasyon ortağı şirketler Yönetici Şirket kayıtlarının kendi muhasebelerindeki karşılıklarını USD olarak tesis ettikten sonra, TL karşılıklarını ve oluşan kur farklarını da kayıtlarına alacaklar ve kira dönemi boyunca bu işlemi ayrı bir kategoride izleyerek dönem sonunda malın kiracısına devrini sağlayacaklardır.

 

Malın satın alınması ile ilgili dekontu alan Sendikasyon Lideri ve üye şirketler, kendi paylarına ait leasing işleminin aktifleştirme kaydını yapacaktır.

 

Kiraların tahsili ile ilgili dekontu alan Sendikasyon Lideri ve üye şirketler, kendi payına ait kiraların kaydını yapacaktır.

 

Burada, kiraların gecikmeleri, dönemlerinde veya tutarlarında değişikliklerin yapılması veya sözleşme ile ilgili olarak herhangi bir değişiklik veya sorunun ortaya çıkması durumunda, yönetici şirket ortak şirketler ile görüşerek kiracı karşısında ortak ve net tavır almalıdır. Mutabakat sağlandığı takdirde, ulaşılacak sonuçlara göre sözleşmede değişiklik yapılabilir..

 

Yönetici şirket tarafından kiralama dönemi sonunda kiracıdan tansil edilecek olan sembolik nitelikteki mal satış bedelinin ortak şirket hesaplarına intikalinden sonra malın mülkiyeti her şirketin düzenleyeceği satış faturası ile kiracı şirkete devredilecektir.

 

Anchor 15
Anchor 16
Anchor 17

2) Kiralanan Mal İle İlgili Uygulamalar

 

Finansal Kiralama işlemi, son derecede esnek bir nitelik taşımaktadır. Hemen her türlü parasal işlemi Finansal Kiralama olarak çözümlemek mümkün bulunmaktadır. Bunda, işlemde kira dönemleri ve kira tutarları ile kiranın ödeneceği para cinsinin saptanmasının Kiralayan şirket ile Kiracı arasında serbestçe belirlenebilmesi etkili olmaktadır.

 

Bu ana unsurların belirlenmesindeki kolaylık ve herhangi bir kısıtlamanın bulunmaması, uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçlara uygun çözümler elde edilmesine imkân vermektedir. Ayrıca, vergi mevzuatı ve genel ekonomik mevzuatta yer alan özellikler de esasen Faaliyet Kiralaması esnek bir yapıya sahip olan Finansal Kiralama işleminin bu açılardan da özel çözümler üretmesine neden olmaktadır

 

 

TAŞIT ARAÇLARI FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMLERİ

 

 

Kara Taşıt Araçları Finansal Kiralama

                                                                                                                                       KONU BAŞLIKLARI

 

En çok uygulama alanı olan binek otoları ve diğer kara taşıtları ile ilgili bazı özel konular aşağıda başlıklar altında incelenmiştir.

           

Finansal Kiralama Şirketinin ödediği KDV Tutarının Finansal Kiralama İşlemine Esas Tutar Belirlenmesine Etkisi

 

Bilindiği gibi, Finansal Kiralama şirketi, kiracı ile yaptağı sözleşme uyarinca Finansal Kiralama işlemine konu olacak taşıt aracını ilgili satıcısından satın alacaktır. Bu sırada işleme konu araç için belirlenen KDV tutarını da ilgili Vergi Dairesine ödeyecektir. Finansal Kiralama şirketi, , bu işlem için sağladığı kaynak ile taşıt bedelini ve bu taşıtın alımı ile ilgili diğer vergi ve giderleri ödeyecektir. KDV dışındaki ödemeler, alınan taşıtın maliyetini oluşturan ve geri alınması mümkün olmayan nitelik taşımaktadır. Bu nedenle ödenen tüm bu giderler, aynı zamanda Finansal Kiralama işlemine esas olacak tutarda yer alacaktır.

 

Öte yandan, Leasing Şirketinin kiracıdan tahsil edilecek olan kiralar da KDV uygulamasına tabidir ve kiracı, belirlenen kira ile birlikte bu tutar üzerinden işlemin tabi olduğu oran kullanılarak hesaplanan KDV tutarırıı da ödeyecektir. Böylece kira dönemi sonunda Finansal Kiralama şirketi, dönem başında ödediği KDV tutarını, bu defa kiralar ile birlikte kira dönemi boyunca tahsil edecek ve bunların toplamı ilk ödediği KDV tutarını aşan bölümünü yine Vergi Dairesine ödeyecektir. Bu husus, özellikle otomobil için ödenen ve kiralar üzerinden kiracıdan tahsil edilen KDV oranının yüksek olması nedeni ile önem taşımaktadır.

 

Konunun daha somut bir biçimde belirtilmesi için, bir Finansal Kiralama şirketinin sadece bir adet otomobil kiralama işlemi yaptığını varsayalım. Finansal Kiralama şirketi kiraları hesaplarken; otomobilin alışı sırasında ödediği KDV ile ilgili olarak ödediği KDV tutarını;

 

  • Finansal Kiralama işlemine esas tutara aynen dâhil edecek veya

  • Ödediği KDV tutarı nedeniyle yüklendiği finansman giderini hesaplayıp bu tutarı Finansal Kiralama işlemine esas tutara dâhil edecek veya kiralara ekleyecek, ya da,

  • KDV işlemlerinden dolayı ek bir mali yük taşımadığına kanaat getirirse ödediği KDV tutarını Finansal Kiralama işlemine esas tutara dâhil etmeyecektir.

 

Finansal Kiralama şirketinin bu işlemi otomobilin alınması sırasında ödediği KDV tutarırı aynen Finansal Kiralama işlemine esas tutara dâhil ederek gerçekleştirmesi halinde, işlemdeki KDV oranının yüksek olması nedeniyle, kira tutarlarını önemli ölçüde yükseltmekte ve bu yüzden otomobil kiralamak isteyen kiracılar üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.

 

Kiracının, KDV mükellefi olmaması durumunda bu konu çok daha fazla önemli bir boyut kazanmaktadır. Zira bu nitelikteki kiracılar için kiralar ile birlikte ödenen KDV tutarları, herhangi bir şekilde mahsup işlemi mümkün bulunmamaktadır.

 

KDV uygulamasına Finansal Kiralama şirketi açısından bakıldığında, ilk alım sırasında ödenen KDV tutarı, kiralarla birlikte tahsil edilen KDV tutarları ile,  (Diğer KDV ile ilgili işlmler dikkate alınmadan) yaklaşık olarak kira döneminin yarısında tamamen mahsup edilebilmektedir. Şirket, bu zamana kadar ödenen KDV tutarı ile ilgili olarak giderek azalan bir tutarda finansman yükü altında bulunmaktadır. Mahsup işlemi tamamlandığında, şirket kiracıdan tahsil ettiği kira KDV tutarlarını aynen ilgili Vergi Dairesine ödemekte, bu arada sadece tahsil ve ödeme tarihleri arasındaki gün kadar nakit tutma avantajını kullanmaktadır.

 

Mal alımı ile ilgili KDV tutarının Finansal Kiralama işlemine esas tutara dâhil edilmemesi durumunda Finansal Kiralama şirketinin dönem başında ödediği KDV tutarı daha küçük tutarlar ile ve daha uzun bir zamanda mahsup edileceği için, finansman yükü KDV tutarı Finansal Kiralama işlemine esas tutara dâhil edilmiş Finansal Kiralama işlemine göre daha fazla olmaktadır.

 

Buna karşılık, mal alımı ile ilgili KDV tutarının Finansal Kiralama işlemine esas tutara dahil edilmesi durumunda, Finansal Kiralama şirketi, Otomobili alırken ödediği KDV nedeniyle maruz kaldığı finanman yükünün üzerinde bir kira tahsilatı yapmakta ve üstlendiği ek finansman giderinin üzerinde bir gelir sağlamaktadır. Bu durum, işlemdeki KDV oranının yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.

 

Belirtilen sakıncaları nedeni ile otomobil kiralama işlemlerinde uygulanması gereken yöntem, Finansal Kiralama şirketinin malın alımı sirasında ödediği KDV tutarını Finansal Kiralama işlemine esas tutara dâhil etmemesi, ancak, bu nedenle uğrayacağı finansman giderini doğru olarak hesaplayıp bu tutarı kiracıdan tahsil etmesidir

 

Şirket bu yükü ilk kira ile bilrikte tahsil edebilir. Bu durumda Finansal Kiralama şirketi bu işlem için geçerli olan maliyet oranıni kullanarak hesapladığı “kira dönemi süresince maruz kalacağı finansman yükü tutarını” ilk kira ile birlikte fatura edilerek tahsil edilebilir. Bu yöntemin uygulanması halinde, Finansal Kiralama şirketi finansman yükünü peşinen tahsil etmiş olacaktır.

 

Veya Finansal Kiralama şirketi, hesapladığı finansman yükünün dönem başındaki değerini Finansal Kiralama işlemine esas olacak tutara ekleyebilir.

 

Finansal Kiralama şirketlerinin pazarlama faaliyeti sırasında belirtilen hususları dikkate almaları, aynı şekilde kiracıların da yapılan teklifleri bu açıdan incelemeleri ve tüm KDV tutarının mal bedeline eklenmesi ile yapılan teklifleri kabul etmemeleri gerekir.

 

Öte yandan Finansal Kiralama şirketi, “İşlem Özellikleri”  bölümünde belirtildiği gibi, tüm işlemlerini dikkate alarak KDV açısından bulunduğu durumu her an incelemek ve değerlendirmek durumundadır.

 

Bu değerlendirmelerde, içinde bulunulan döneme kadar ödediği tüm KDV tutarları, yapılan tüm mahsuplar, ileride yapılacak kesinleşmiş mal alımları ve tahsil edilecek kira faturaları dikkate alınarak, KDV açısından şirketin bu nedenle ek bir finansman yüküne maruz kalıp kalmadığı, böyle bir yük taşınıyor ise şirketin mali yapısını ne derecede etkilediği konularını ele almak durumundadır.

 

Yapılacak bu değerlendirmeler sonucunda Finansal Kiralama şirketi bazı otomobil işlemlerinde mal alımı sırasında ödediği KDV tutarının tamamen kiralamaya esas alınacak tutar dışında da tutabilir.

 

Vergi ve Giderlerin Finansal Kiralama Şirketi Tarafından Üstlenildiği Otomobil Kiralama İşlemleri (Faaliyet Kiralaması)

 

Aralık 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu, Finansal Kiralama şirketlerine “Faaliyet Kiralaması” işlemlerini yapasına olanak sağlamıştır.

 

Bilindiği gibi, finansal kiralama işlemlerinde genel bir kuralı olarak, kiracı kiraladığı mal ile ilgili tüm giderleri ödemek durumundadır ve yapılan bu ödemeler, muhasebe kayıtlarında gider olarak kaydedilmektedir.

 

Bu nedenle, kiracının “Finansal Kiralama” yöntemi ile kiraladığı otomobil ile ilgili tüm vergi konularını izlemek ve zamanında ödemek zorunluğu bulunmaktadır. Bu konuda yapılacak gecikme ve ihmaller nedeni ile karşılaşacağı ceza veya her türlü ek ödemeler de tamamen kendi sorumluluğunda bulunmaktadır. Kiracı böyle bir nedenle Finansal Kiralama şirketine başvurmak hakkına sahip değildir.

 

Aynı şekilde, otomobil ile ilgili yakıt, bakım, sigorta, hasar ve kazadan tazminat gibi giderler de tamamen aracı kullanan kiracıya aittir.

 

Ancak Leasing şirketleri, pazarlama faaliyetini geliştirmek ve işlem sayılarını arttırmak, Kiracı için giderlerin izlenmesinde kolaylık sağlamak ve daha da önemlisi, Kiracının kiralanan taşıt aracının peryodik vergi ve diğer bakım ve yasal giderlerini zamanında ödenmemesinin getireceği risklerden korunmak amacı ile otomobil (Taşıt Araçları) ile ilgili vergi, bakım giderleri ve sigorta primleri gibi giderleri kiralama işleminin yapıldığı sırada tahmin ederek bu ödemelerin "Bu Günkü Değeri" ni hesaplayıp bulacakları değer üzerinden finansal kiralama yerine “Faaliyet Kiralaması” yöntemini kiracılarına önerebilirler.

 

Vergi ve giderler dahil olarak Faaliyet Kiralaması işlemi yapılması durumunda, Finansal Kiralama şirketleri teklifin hazırlanmasından önce, tüm kira döneminde yer alacak işlemle ilgili tüm girdi ve çıktıları, tutarlarını ve ödeme zamanlarını iyi ve isabetli bir şekilde tanımlaması ve tahmin edebilmesi ve ulaşılan tahminlerin Leasing Sözleşmesinde belirtilmek suretiyle Kiracı ile mutabakat sağlanması gerekir.

 

Yapılacak bu tanımlama ve tahminlere dayalı olarak ve bu iş için ayrılan fonun maliyeti de dikkate alınarak işlemin tam bir sanal benzerinin (Simülasyon) elde edilmesi ve bu çalışma sonucuna göre kiracıdan talep edilecek kiraların ve diğer konuların belirlenmesi gerekmektedir.

 

Buna göre yukarıdaki örnek işlemde belirtilen otomobilin Faaliyet Kiralaması işlemi için;

 

Yıllık Motorlu Taşıtlar Vergisi tutarı ve ödeme zamanları

Trafik Sigortası Prim tutarı ve ödeme zamanları

Kasko Sigorta Prim tutarı ve ödeme zamanları

Peryodik Bakım Giderleri ve ödeme zamanları

Kira Dönemi Sonu Değiri (Kalıntı Değer)

 

Belirlenmesi gerekecektir..

 

Bu unsurlar dışında, kiralanan araç ile ilgili olarak kira dönemi içerisinde meydana gelecek diğer giderler ve yeniden konulan vergiler kiracı tarafından ödenecektir. Zira bu giderlerin tutar ve ödeme zamanlarının Finansal Kiralama şirketi tarafından kira dönemi başında bilinmesi veya tahmin edilmesi mümkün değildir. Özellikle, aracın yakıt giderleri ile peryodik bakım dışında meydana gelen ve sigorta kapsamı dışında kalan arıza, yedek parça ve hasar giderleri, kiracı tarafından karşılanması gereken giderler arasındadır.

 

Öncelikle yapılacak işlem, giderlerin tahmin edilerek ödeme zamanlarının kira ödeme planında yer alan dönemlere göre belirlenmesidir.    

 

Aracın Finansal Kiralama şirketi tarafından alınması sırasında ilk taksit Yıllık Motorlu Taşıtlar Vergisi Finansal Kiralama şirketi tarafından ödenmekte ve aracın mal bedeline (Faaliyet Kiralaması işlemine esas tutara) dâhil edilmektedir.   

 

Peryodik bakım giderleri ile, dönem sonundaki aracın kalıntı değeri, aracın satıcısı veya genel dağıtıcısı niteliğindeki firmalar ile yapılacak görüşmeler ve hatta bu konuların ileride değişmelerinin getireceği finansal zorlukların önlenmesi için tercihan bu firmalar ile yapılacak sözleşmeler ile belirlenmesi gerekmektedir.

 

Satıcı ve genel dağıtım firmaları, hem aracın dönemsel bakımları için ileride kesin olarak kendilerine getirilmesini garanti altına alması, hem de 2 el satışları için kendi tahminlerine dayalı bir alım imkânının sağlanması nedeni ile Finansal Kiralama şirketlerinin bu tür taleplerini olumlu karşılamaları mümkün bulunmaktadır.  

 

Bu bilgiler paralelinde işlemile ilgili olarak yapılacak tüm giderlerin, ödeme zamanları ve dönem sonu değeri tespit edilerek bir çalışma çizelgesinin oluşturulmasında fayda bulunmaktadır. Bu arada, kira dönemi sonundaki ekspertiz değerinin kira dönemi başındaki toplam satınalma maliyetine oranını ifade eden Dönemi Sonu Değeri Oranının(Kalıntı Değer) gerçeğe en yakın bir şekilde saptanmasının, işlemden beklenen gelirin sağlanması açısından son derecede önem taşıdığı gözden kaçırılmamalıdır.

 

Bu şekilde bulunan araçla ilgili giderlerin ve hesaplanan rayiç bedele göre bulunan kalıntı değerin kullanılması ile aşağıdaki aşamalarda belirtildiği şekilde kiralar hesaplanacaktır.

 

1- Kiraların Bulunması      

 

a) Giderler Hariç Kiraların Bulunması   

 

Bu aşamada, Finansal Kiralama şirketinin malın alımı sırasında ödediği KDV tutarı Kiralamaya esas alınacak tutara eklenmemiştir.

 

Daha önce belirtildiği gibi, kiraların bulumasında malın alınması sırasında ödenen KDV tutarının kiralamaya esas alınacak tutara doğrudan eklenmesi kiracı ve finansal kiralama şirketi açısından olumsuz durumlara neden olduğundan, ödenen KDV tutarının finansal kiralama şirketine getireceği finansman yükünün esaplanarak bu tutarın kiralamaya esas olacak tutara eklenmesi yönteminin uygulandığı varsayılmıştır.

 

Bu tür kalıntı değeri olan işlemlerde genellikle, kiralar ile birlikte tahsil edilen KDV tutarı, Otomobilin alışında ödenen tutara erişememektedir.

 

Bu nedenle kira dönemi sonunda kalan mahsup edilmemiş KDV tutarının, şirketin KDV finansman yüküne dâhil edilmesi ve üstlenilen finansman yükünün tutarı ve bu tutarın bugünkü değerinin buna göre bulunması gerekecektir. Bu tutar, Faaliyet Kiralaması işlemine esas alınacak tutara eklenecektir.

 

b) Kira Dönemi Giderlerinin ve Ödenecekleri Kira Dönemlerinin Belirlenmesi   

 

Giderler, ödenecekleri takvim ayının ait olduğu kira döneminde yapılacakları dikkate alınarak bir “Ödemeler Tablosu” oluşturulur. Tüm giderler bu şekilde tabloya işaretlendikten sonra toplamları alınır.

 

Daha sonra, giderlerin, Finansal Kiralama şirketinin maliyet oranı kullanılarak bugunku değerleri hesaplanır. Bulunacak tutar, Faaliyet Kiralaması işlemine esas alınacak tutara eklenecektir.

 

c) Finansman Yükü ve Giderlerin Bugünkü Değeri Eklenerek Kiraların Bulunması                 

“Kiralar”, KDV Finansman Yükü ve diğer Giderlerin bugünkü değerleri toplamının Faaliyet Kiralaması işlemine esas olan tutara eklenmesi ile bulunacak tutar üzerinden ve Dönem sonundaki tahmin edilen piyasa değeri olarak belirlenen kalıntı değer tutarı dikkate alınarak bulunacaktır.

 

Tahmin edileceği gibi, dönem sonunda Faaliyet Kiralaması işleminin anaparası tamamen itfa olmamakta ve belirlenen kalıntı değer kadar anapara artığı kalmaktadır. Finansal Kiralama şirketi, bu dönemde kalan anapara tutarını malı satarak tahsil edecektir.

 

Kira dönemi sonunda kiralanan otomobil belirtilen kalıntı değerin peşin olarak ödenmesi kaydıyla kiracısına satılması mümkündür. Kiracının otomobili Finansal Kiralama şirketine geri vermesi durumunda, Finansal Kiralama şirketi otomobili en kısa sürede öngördüğü tutarın peşin tahsil edilmesi kaydı ile satması gerekir. Zira esasen bazı tahminlere dayalı olarak belirledikleri kiraların tahsili ile bekledikleri finansal gelir, dikkate alınan kalıntı değerin hemen dönem sonunda ve aynen tahsil edildiği varsayımına dayanmaktadır.      

 

Vergi ve Giderlerin Finansal Kiralama Şirketi Tarafından Ödendikçe Kalan Kiraların Yeniden Belirlendiği Otomobil Finansal Kiralama İşlemleri

 

Yukarıda, vergi ve giderlerin Finansal Kiralama şirketlerince üstlenilmesi şeklinde yapılacak kiralama işlemlerinin, Faaliyet kiralaması şeklinde yapmalarının uygun olacağı belirtilmiş ve bunun temini için gereken hususlar açıklanmıştır.

 

Ancak, leasing şirketlerinin,  vergi ve diğer giderlerin şirket tarafından ödenen kiralama işlemlerine “Finansal Kiralama” niteliğinde bir alternatif uygulama getirmeleri mümkün bulunmaktadır.

 

Halen uygulamada örneği bulunmayan “Yeni” bir kiralama yöntemi olmak üzere, “Esnek Oto Kiralama” olarak tanımlanabilecek bu yöntemde, işlemin bir Finansal Kiralama sözleşmesine bağlı olarak yapılması sağlanabilecektir.

 

Bunu temin için kiralama sözleşmesinde öncelikle;

 

“Otomobilin kiracısının kiralama süresi sonunda otomobilin o günkü rayiç bedelinden daha düşük bir bedel ile “Satın Alma Hakkı” nun bulunduğunu ve “Otomobilin mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan tüm risklerin ve yararların” kiracıya ait olduğunu”

 

belirleyen hükümlere yer verilerek, yapılan kiralama işleminin “Finansal Kiralama” niteliği taşıması sağlanmalıdır.

 

Leasing şirketi tarafından satın alınan otolar ile ilgili olarak kiracısına teslim edildiği günden itibaren ortaya çıkabilecek gider ve zararlar ile sağlanacak gelir ve tazminatlar, otomobilin mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan tüm risklerin ve yararların kiracıya ait olduğunu belirleyen hüküm gereğince, leasing şirketi tarafından ödendikleri veya tahsil edildikleri tarihi izleyen kira döneminden itibaren kira tutarlarına yansıtılacak ve bu dönemden itibaren her dönemde bu şekilde hesaplanan tutarlar üzerinden bulunacak yeni kiralar leasing şirketine ödenecektir.

 

Bu yöntemde, yapılacak gider ödemelerinin tahmini söz konusu değildir. Leasing Şirketi tarafından ödendikleri tarihi izleyen kira dönemden itibaren leasing kiraları yeniden belirlenmektedir ve kiralama dönemi içerisinde herhangi bir dönemde herhangi bir tutarın ödenmesi durumunda leasing kiraları otomatik olarak yenilenmektedir.

 

Bu durum hem Leasing Şirketi ve hemde Kiracı açılarından daha uygundur. Zira herhangi bir tahmin yapılmamakta ve kiralar somut ödemelere dayanmaktadır.

 

Öte yandan, bu yöntemin pratik bir yönü de, leasing şirketi tarafından Kiracıya ödenmek üzere tahsil edilen tutarların da tahsil dönemini izleyen kira döneminden itibaren otomatik olarak kira tutarlarına yansıtılabilmesidir. Böylece, Leasing Şirketinin gider ödemesi veya Kiracı adına tahsilat yapması ile kiralar otomatik olarak yenilenecek ve kiracı tarafından izleyen dönemden itibaren bu değişen kiralar ödenecektir. Ayrıca, bu yöntemde giderlerin bugünkü değerleri kullanılmadığından, işleme esas tutar düşük olduğundan ve giderler ödendikleri tarihlerde kiralara eklendiğinden, kiraların bugünkü değeri dikkate alındığında, kiracının nakit kullanımı açısından  da fayda sağlanabilmektedir.

 

 

Kara Taşıt Araçlarının Peşin Alım/Leasing Karşılaştırması

                                                                                                                                    KONU BAŞLIKLARI

 

Kara Taşıt araçlarının, özellikle binek otoların firmalar veya kişiler tarafından satın alınmaları sırasında ödedikleri araç bedeli ve diğer tüm giderlerin toplamı peşin olarak ödenmektedir. Ancak, bu aracın leasing (Finansal Kiralama veya Faaliyet Kiralaması) yöntemi ile kiralanması halinde, peşin olarak ödenen tutarın belli kiralama süresine yayılması ile elde kalan nakitin daha verimli olarak kullanılması imkânı otaya çıkmaktadır. Bu durum, kiracının özel durumu, kiralama süresi, KDV uygulaması, işlemin para cinsi vb. gibi değişkenlerin etkisi ile her değişkene göre farklı şekilde sonuçlanabilmektedir.

 

Kiracılar açısından, taşıt araçlarının peşin olarak satın alınması için yapılan ödemeler ile Finansal Kiralama veya Faaliyet Kiralaması (Leasing) yoluyla yapılacak ödemelerin karşılaştırılması yapılmalı ve hangi yöntemin daha yararlı olabileceği konusunda karar verilmelidir.

 

Bu konuda açık bir görüş elde edilmesini sağlamak üzere yukarıda açıklandığı şekilde belirlenen her üç uygulama için geçerli olan finansman yükü ve İşletme Giderlerinin kiracı açısından durumu incelenecek ve elde edilecek bilgilerden yararlanılarak Peşin Alım, Finansal Kiralama ve Faaliyet Kiralaması uygulamalarının nakit çıkışları, nakit çıkışlarının bugünkü değerleri ve kira dönemi sonunda ulaşılan Karlılık durumları da belirlenerek kıyaslama tabloları düzenlenecektir.

 

Kara taşıt araçlarının peşin alım veya finansal kiralama ile gerçekleştirilmesi işlemlerinin karşılaştırılabilmesi için hazırlanan özel dosyayı BURADAN temin edebilirsiniz.

 

 

Hava Taşıtları Finansal Kiralama

                                                                                                                                          KONU BAŞLIKLARI

 

Hava taşıtları ile ilgili Finansal Kiralama işlemlerinin en önemli ayırıcı unsuru, aracın mülkiyet ve işletim kayıtlarının eksiksiz olması ve kayıt yapılan Ülkenin prosedürlerine ve kurallarına uygun bulunmasıdır. Zira hava taşıtı ile ilgili olarak ortaya çıkabilecek her türlü konularda bu kayıtlar esas alınmaktadır ve bu kayıtlarda yer alan araç sahibi ile muhatap olunmaktadır. Bu durumda Finansal Kiralama şirketleri kiraladıkları hava taşıtları ile ilgili olarak her türlü kural ve uygulama sonuçlarının doğrudan muhatabı durumunda bulunmaktadırlar.

 

Bu nedenle Finansal Kiralama amacı ile hava taşıtının alınması sırasında bu aracın mülkiyet ve kullanım sicil kayıtlarının mutlaka tam ve usulüne uygun olarak yapılmış olması gerekmektedir. Örneğin, belirlenmiş süreden daha yaşlı bir aracın alınması durumunda bu araç ile ilgili özel koşulların bulunabileceği dikkate alınmalıdır. Aynı şekilde, belli alanlara belli nitelikleri taşımayan araçların gidemiyeceği gibi kuralların bulunup bulunmadığı ve alınacak aracın işletmesinin bu tür kurallara uygun olarak yapılıp yapılamıyacağının incelenmesi önceden araştırılmalıdır.

 

Bu özel itina isteyen konu dışında diğer bir ayırıcı nitelik de kiralama süreleri ile ilgilidir. Buna göre, yurt içindeki leasing şirketleri veya yurt dışındaki leasing şirketleri tarafından kiralanan hava taşıtlarının “Finansal Kiralama” olarak eğerlendirilebilmesi için, asgari kiralama süresinin 2 yıl olarak belirlenmiş olması gerekmektedir.

 

Yukarıda özetlenen ayırıcı nitelikler dışında hava taşıtları ile ilgili işlemlerde, otomobil leasing işlemi ile ilgili olarak önceki bölümlerde açıklanan tüm teknik özellikler ve konular aynen geçerli bulunmaktadır. Ancak, hava taşıtlarının leasing işlemlerinde yapısal farklılık gösteren uygulamalar da bulunmaktadır. Örneğin, yukarıda “Faaliyet Kiralaması” bölümünde açıklanan ve giderlerin Finansal Kiralama şirketleri tarafından üstlenildiği işlemler, hava taşıtları Kiralama işlemlerinde yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Örneğin “Wet Leasing” olarak tanımlanan bu tür kiralama işleminde uçağın personelinin maaşları da dâhil kiralama yapılabilmektedir. Bu tür uygulamalar ve uygulama özellikleri ile ilgili olarak özellikle yurt dışı leasing şirketlerinin internet sayfalarından detaylı bilgi alınması mümkün bulunmaktadır.

 

 

Deniz Taşıtları Finansal Kiralama

                                                                                                                                      KONU BAŞLIKLARI

 

Hava taşıtları ile ilgili Finansal Kiralama işlemlerinde olduğu gibi, deniz taşıtları ile ilgili Finansal Kiralama işlemlerinde de en önemli konu, satın alınan taşıtın liman kayıtları ile işletim izin, ruhsat ve kayıtlarının tam ve eksiksiz olarak yaptırılmasıdır. Bu konulardaki en küçük bir aksama veya eksiklik, malı kiraya veren ve bu kimliği ile hukuken taraf olan leasing şirketlerinin önemli boyutlarda sorunlar ile karşılaşması mümkündür.

 

Leasing şirketinin esas olarak finansman sağladığı düşünülürse, kiraya verildikten sonra bu işlem nedeniyle sorunlar ile uğraşılması, çok değerli olan zaman ve kaynakların boş yere harcanması ve israfı, tabii bir sonuç olarak ortaya çıkmaktadır.

 

Hava taşıtlarında olduğu gibi, kiralayan Leasing şirketinin kiralanacak olan deniz taşıtlarının cinsi, yaşı, kullanım amaçları, kullanım izinleri, donatan için gereken nitelikler, mürettebat ile ilgili yasal gerekler gibi çok sayıdaki hususun çok dikkatlı ve eksiksiz olarak izlenmesi ve yürütülmesi gerekmektedir.

 

Ayrıca bu konular ile ilgili olarak kiralanan malın durumunun da bu konuda uzmanlığına güvenilen kişi veya kuruluşlar tarafından “Ekspertiz” raporu ile belirlenmesi gerekmektedir.

 

Özet olarak belirtilen bu hususlar ile ilgili giderlerin yönetimi de bu tür işlemlerde önemli bir unsur olmaktadır. Zira deniz taşıtlarının sadece satın alma sırasında ödenen giderlerinden başka kullanımları ile ilgili olarak da sürekli gider ödemeleri yapılmaktadır. Bu nedenle, yapılacak kiralama sözleşmelerinde bu tür giderlerin kiracılar tarafından veya şirket tarafından hangi esaslara göre ödeneceklerinin sözleşmelerde net olarak yer alması gereklidir.

 

Bu hususlar dışında deniz taşıtları ile ilgili işlemlerde, otomobil leasing işlemi ile ilgili olarak önceki bölümlerde açıklanan tüm teknik özellikler ve konular aynen geçerli bulunmaktadır.

 

 

Gayrımenkul Finansal Kiralama

                                                                                                                                   KONU BAŞLIKLARI

 

Gayrımenkullerin Finansal Kiralama konusu yapılması, kiraya veren leasing şirketleri ve kiracılar açısından cazip bir uygulama niteliğindedir.  Bu konuda leasing şirketleri için en önemli konu, mümkün olduğunca uzun vadeli ve tercihan maliyet oranı sabit kalan fonlara ulaşilabilmesidir. Zira önceki bölümlerde değinildiği gibi, leasing şirketleri sağladıkları fonların süre ve oranlarının yapılarına uygun şekilde kiralama yaptıklarında,  mali piyasa koşullarında ortaya çıkabilecek değişiklikler karşısında korunmuş olabileceklerdir. Aksi halde ve de özellikle daima uzun vade ile yapılması istenen gayrımenkul işlemlerinde beklenmedik sorunlar ile karşılaşmaları mümkün bulunmaktadtır.

 

Son zamanlarda Ülkemiz gayrımenkül piyasasında uzun vadeli finansman sağlamak üzere yeni düzenlemelere gidilerek İpotek Karşılığı Kredi olarak da tanımlanabilecek olan “Mortgage” sisteminin uygulama alanına geçirilmesi sağlanmıştır. Bu sistemde, sağlanan uzun vadeli fonlar belli bir disiplin içerisinde Bankalar, Finans Kurumları ve kurulması planlanan Mortgage Şirketleri aracılığı ile, özellikle bireysel nitelikteki kişilere 20-30 yıl vadeli kredi olarak kullandırılacaktır.

 

Leasing şirketleri tarafından da Mortgage sistemi çerçevesinde uzun vadeli gayrımenkul kiralama işlemlerinin yapılması Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından verilecek izin ile mümkün olabilmektedir. Ayrıca, yukarıda açıklanan fon kaynağı-kiralama işleminin süre açısından olması muhtemel uyumsuzluğuna meydan vermemek üzere, Mortgage işlemi için finansal kiralama şirketlerinin uzun vadeli fon sağlamaları gerekmektedir.

 

Kiracılar açısından, leasing şirketlerinden kiralama yapan kişi veya kuruluşlar, kira dönemi boyunca malın tapu mülkiyetinin leasing şirketinda kalacağını ve tapu devrinin kira dönemi sonunda gerçekleşeceğini dikkate almak durumundadırlar. Bu nedenle de leasing şirketlerinin daha ziyade kurumsal müşterilere ve piyasa koşullarına göre daha uygun oranlarla işlem yapabilecekleri düşünülebilir.

 

Öte yandan, gayrımenkullerin satın alınması işlemleri ile ilgili olarak ödenen harç ve vergiler, tapuda beyan esasına göre hesaplanmaktadır. Bir gayrımenkulün Finansal Kiralama amacı ile leasing şirketi tarafından satın alınması sırasında harç ve vergiler için gerçek işlem tutarının beyan edilmesi gerekli bulunmaktadır. Zira tapu belgeleri resmi senet hükmündedir ve herhangi bir anlaşmazlık durumanda bu değerler dikkate alınabilecektir. Bu hususun gayrımenkul kiralama işlemi için anlaşan leasing şirketi ve kiracılar tarafından işleme başlamadan kabul edilmiş olması gereklidir.

 

Leasing şirketleri, bu tür uzun vadeli gayrımenkul işlemlerini yapmayı düşündüklerinde, diğer finans kurumlarında uygulandığı gibi, gayrımenkulün ekspertizini yaptırmaları ve belirledikleri risk politikası çerçevesinde bu değerin belli bir oranına kadar finansman sağlamalı, aradaki farkı kiracısından peşin olarak tahsil etmelidir.

 

Aynı şekilde, satın alma sırasındaki tapu giderleri ile kiralama döneminde ödenecek olan tüm vergi ve giderler, leasing şirketi tarafından ödendiklerinde en kısa sürede kiracının bu tutarları leasing şirketine ödemesi gerekir. Leasing şirketi, kiracıların bu ödemelerini geciktirmeleri durumunda ek faiz hesaplayacak ve tahsil edecektir. Ancak, leasing şirketi sözleşmede belirtilmek kaydıyla bu tür giderleri ödediği tarihi izleyen dönemlerden itibaren kalan kiralara eklemek suretiyle de tahsil edebilir.

 

Kiracılar açısından gayrımenkullerin Finansal Kiralama yolu ile kiralanması işlemi, bu konuda leasing şirketlerinin sağladıkları Finansal Kiralama ve diğer finansal kuruluşlar tarafından sağlanan kredi imkânların karşılaştırılması sonucunda işlemin kendilerine maliyeti ve diğer uygulama özelliklerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda karara bağlanmalıdır.

 

Kiracıların değerlendirme çalışmaları sırasında, Finansal Kiralama işlemi ile gayrımenkul kiralamaları durumunda malın tapu mülkiyetini uzun bir süre olan kira dönemi sonunda alabilmelerine karşılık, işlemin Finansal Kiralama niteliği taşıması için diğer şartların sağlanması kaydı ile dönem sonundaki satış bedelini ayarlamak suretiyle dönem kiralarını makul düzeyde tutabileceklerini de dikkate almaları faydalı olacaktır.

 

Fiinansal Kiralama ile ilgili uygulama gereğince, Finansal Kiralama konusu mal için amortisman kayıtlarının kiracı tarafından yapılması öngörülmektedir. Buna göre, gayrımenkul işlemlerinde kiracılar durumlarına göre normal veya hızlı amortisman yöntemlerinden birisini kullanarak amortisman kayıtlarını yapacaklardır. Gayrımenkul ile ilgili yeniden değerleme işlemleri de yine kiracılar tarafından yürütülecek ve ilgili muhasebe hesaplarında izlenecektir. Bu nedenle, kiracıların gider yazacakları amortisman tutarları, gayrımenkulün bir başka finansman yöntemi kullanılarak satınalınmasi ile aynı sonucu doğuracaktır.

 

Gayrımenkul Finansal Kiralama işleminde, leasing şirketleri tarafından uzun vadeli uygun fon sağlanması dışında aşağıdaki hususların da daima göz önünde bulundurulması gereklidir.

 

  • Gayrımenkulun işlem tarihindeki gerçek ekspertiz değerinin belirlenmesi,

  • Gayrımenkulün kira dönemi sonundaki muhtemel değerinin doğru saptanabilmesi

  • Tapu kayıtlarında herhangi bir takyidat bulunmaması,

  • İmar durumu, kullanım izinleri, Özel nitelikli binalara ait özel izinlerin eksiksiz olması

  • İnşaat kalitesinin yüksek standartta bulunması,

  • Vergi ve diğer giderlerin doğru olarak belirlenmesi,

  • Kiralama süresince bakım ve idame işlemlerinin eksiksiz yapılması,

 

Görüldüğü gibi, gayrımenkul Finansal Kiralama işlemi, leasing şirketinin daima dikkatli ve üzerinde olacağı Faaliyet Kiralaması sayıda konu ile ilgili bulunmaktadır. Bu nedenle, bu tür işlemlere girecek olan şirketlerin bu konuyu yürütmek üzere özel bir birim oluşturmalarında fayda bulunmaktadır.

 

Gayrımenkul kiralama işleminin kiralayan şirketler açısından önemli bir avantajı, kiralanan mal olan gayrımenkülün tapu kayıtlarının esasen şirketin adına yapılması nedeniyle, temerrüd durumunda malın geri alınması ile ilgili olarak hiçbir ek işleme gerek kalmamasıdır.

 

Taşınmaz mallara ilişkin sözleşmeler taşınmazın bulunduğu tapu kütüğünün şerhler hanesine, tescil ve şerh olunur ve kiralayan tarafından ayrıca Birliğe bildirilir.

 

Satıp geri kiralama yöntemi ile yapılan kiralama sözleşmeleri kapsamında kiralanan taşınmazların sözleşme süresi sonunda kiracı adına tapuya tescili tapu harcından müstesnadır

 

 

3) Özel Uygulamalar

           

Teşvikli Yatırımlarla İlgili Leasing işlemlerinin Kiralarının Belirlenmesi

                                                                                                                                    KONU BAŞLIKLARI

 

Yürürlükteki yasal ortama göre, yatırımların tamamının veya bir bölümünün finansal kiralama yoluyla gerçekleştirilmesi hâlinde kiralayan, finansal kiralamaya konu olan iktisadi kıymetlerle ilgili olarak bunların satın alınması hâlinde uygulanan teşviklerden yararlanır. Finansal kiralama şirketinin teşvik belgesi ile ilgili sorumluluğu, kendisine devri gerçekleşen kısmı ile sınırlıdır.

 

Buna göre, belirlenmiş olan teşvik unsurlarından kiralama işlemini yapacak olan leasing şirketi yararlanmaktadır. Ancak, leasing şirketinin devir aldığı yeni belgenin teşvik unsurları, yatırımcının belgesinde bulunan destek unsurlarının tamamını içermeyebilir. Genellikle yatırımcı teşvik belgesinde üretime yönelik olarak yer alan özel destek unsurları leasing şirketi için düzenlenen belgede yer almaz, buna karşılık mali konulardaki unsurlar, örneğin yatırım indirimi, fon, vergi, resim, harç istisnası gibi, leasing şirketine ait belgeye devredilebilir.                    

 

Teşvik tebliği ile yatırımcılara sağlanan yatırım indirimi istisnası, yatırımın finansmanını sağlayan leasing şirketi açısından da önem taşımaktadır. Zira bu hakkın kullanılması ile leasing şirketi belgede belirtilen yatırım indirimi tutarını, dönem bilançolarının hazırlanması sırasında Kurumlar Vergisi matrahından indirme imkânını elde etmektedir. Bu husus, leasing şirketi açısından belli bir vergi ödemesinin yapılmaması nedeniyle gelir elde etmesi sonucunu doğurmaktadır. Leasing şirketleri işlemin yapıldığı yıldaki bilanço dönemleri ile gelecek yıllara ait bilanço dönemlerinde bekledikleri kar tutarını dikkate alarak, sağlanan yatırım indiriminin bilanço dönemlerine göre kullanım zaman ve tutarlarını tahmin eder.      

 

Yapılan bu tahmin doğrultusunda, teşvik belgesi ile elde edeceği geliri dikkate alarak söz konusu teşvik belgeli yatırım           işleminin kira tutarını da bu gelirin tutarına ve alınacağı zamana göre hesaplar ve bazı durumlarda önemi sayılabilecek ölçüde indirim sağlar. Sonuçta yatırımcı firma yatırımın yapılması sırasında feragat ettiği yatırım indirimi karşılığında daha ucuz bir finansman elde etmiş olur. Ancak, bu tür bir uygulama ekonomisi son derece düzgün ve istikrarlı piyasalarda anlam ifade eder. Her an beklenmedik ve köklü değişikliklerin hakil olduğu düzensiz piyasalarda ileride sağlanacak gelirlerin tahmin edilmesi imkânsızdır. Bu nedenle kiracıların (Yatırımcının) aldiği teşvikli leasing teklifinin yapısını ve vazgeçtiği teşvikler ile sağlanan indirimin hesaplanış şeklini leasing şirketi ile görüşmesi ve karşılıklı olarak görüş birliği sağlanmasından sonra işlemi kabul etmesi her iki taraf için de en doğru bir uygulama olacaktır.

           

Leasing şirketinin, yatırım indirimi istisnasını dönem bilançolarına uygulaması, ancak teşvik belgesi konusu malın bilanço döneminden önceki bir tarihte fiilen satın alınmış ve kayıtlarına intikal ettirilmiş olması ile mümkün bulunmaktadır.

 

                                                                                                                                         KONU BAŞLIKLARI

 

Anchor 18
Anchor 19
Anchor 20
Anchor 21
Anchor 22
Anchor 23
bottom of page